-Senin anlamadığın bir şeyi ben sana nasıl anlatabilirim ki, yapamam. Aklıma gelen tek açıklama korkuyor olduğun. Korkuyor musun?
-evet korkuyorum ama bu korku çok saçma, çok gerçek dışı. söylemediğimde hissettiğim rahatsızlık korkunun kendisinden daha beter üstelik.
-Ne söyleyeceksin ki? Yani korkmuyor olsaydın neler söylerdin? Bak, kime söylerdin diye sormuyorum bile, belli ki çok önemli bir ayrıntı değil.
-haklısın "kim" hiçbir zaman önemli bir ayrıntı değildir zaten. "ben"'dir önemli olan ve söylemek için çırpındıklarım. ama çok gariptir ki söylemek istediğim birçok şey olduğunu bilmeme rağmen tek tek düşünüp anlamlı cümleler haline dökemiyorum düşüncelerimi. ağzımdan külçe külçe çıkacak sanki cümleler konuşmaya başlasam. bir sürü kelimeyi sıkıştırıp başka bir şey haline getireceğim. yine asıl söylemek istediklerim çıkmayacak ortaya. ağır olacaklar külçe altınlar gibi, sert bi şekilde yere düşecekler ağır olduklarından ama o kadar işte. eksik kalacaklar. yaralayıcı olacaklar, açıklayıcı değil. üstelik yaralayıcı olmalarını da istemiyorum. ama söylemedikçe beni yaralamalarından da bıktım.
-Bu anlaşılmaz monoluğunu kesmek istemezdim ama ne demek istiyorsun, ben anlamıyorum.
-boşver, anlamak zorunda değilsin, ben de tam olarak anladığımı söyleyemem. bazen bazı insanların başkalarıyla iletişim kurma konusunda bu kadar kırılgan olmalarına çok üzülüyorum. o kadar korkuyorlar ki kırılmaktan, -bu korkunun farkında bile değiller üstelik- bu korkuyu saldırarak ya da uzaklaşarak dışa vuruyorlar. hep geriye doğru bakıyorlar. hiç göremiyorum gerçek yüzlerini, sanki bir kamera onları hep arkadan çekiyor, varlar ama bakmıyorlar. korkudan yüzleri kaybolmuş sanki. onlara gidip ben seni kırmayacağım, seni üzmeyeceğim, arkanı dönmene gerek yok demek istiyorum. ben onlar gibi değilim, senin kırılganlığını anlıyorum demek istiyorum.
-Ama sen de korkuyorsun.
-evet ben de korkuyorum. keşke birileri de bana korkma dese, seni kırmayacağım dese, ben onlar gibi değilim dese. o zaman ben de belki yüzümü gösterebilir, söylemek istediklerimi söyleyebilirdim. cümle cümle her şeyi anlatabilirdim. birilerinin üzerine kelimelerden oluşmuş külçeler fırlatmak zorunda kalmazdım.
-Onu da yapmıyorsun ki zaten. Sen sadece susuyorsun.
-...