17 Mayıs 2011 Salı

Hikaye

-Bazı hikayeler bir türlü yazılamaıyor.
-nasıl yani?
-Şöyle yani; yazmayı ne kadar sevdiğimi bilirsin ama birkaç hikaye var ki yıllardır aklımda durup dururlar, karakterleriyle hayali arkadaşlıklar kurdum hatta ama onları bir türlü yazıya dökemiyorum.
-belki doğru zamanı bekliyorsundur.
-Doğru zamanın ne zaman olduğunu nasıl anlayacağım ki? hikaye kendi kendisini yazacak hale geldiğinde mi yoksa bana ait olan hikayeyi başkalarıyla paylaşmaya karar verdiğim günde mi?
-paylaşmak istememen belki en büyük nedendir.
-Ama düşünsene o hikayeleri yazıp paylaşmasam da olabilir. illa ki yazılan her şeyin okunması gerekli değildir. ben sadece onları yazamıyorum.
-acaba hayali arkadaşlarının seni terk edeceğinden mi korkuyorsun. aklında saklamya çalışıyorsun belki onları. herkes gitse de onlar gitmesin diye. çünkü biliyorsun ki bir kere söylenen ve yazılan şey artık gerçek olmuştur. ama bazı şeyler gerçek olmasını istemeyeceğin kadar güzeldir.
-Bu söylediklerin üzerine ne diyebilirim ki. Haklısın galiba.

3 Nisan 2011 Pazar

Yalan

-Artık kendimi kandırmaya bir son vermem lazım.
-neden böyle dedin şimdi durup dururken.
-İnsanlara anlattığım masalları düşünüyorum da. sevilmeye muhtaç bir insanmışım, ilgi görmek istiyormuşum gibi alt metinlerle dolu zırvalar. ama aslında ben herhangi birinin beni sevmesini istemiyorum, buna ihtiyacım yok ben sadece o'nun beni sevmesini istiyorum. sürekli bahsedip durduğum ilgiyi ondan görmek istiyorum. geri kalan insanlardan banane. ben zaten çoğu zaman çoğu insandan hoşlanmıyorum. benim için varolup olmamaları bir anlam ifade etmiyor. ama nedense kendimi öyle olmadığına inandırmaya çalışıyorum. sanki herhangi biri beni severse düzelecekmişim gibi bir yalana inanmayı deniyorum. olmuyor işte.
-Ama sen geçti demiştin en azından azaldı demiştin, yalan mı söylemiştin.
-Yalan söylemedim, öyle hissettiğimi zannettim belki gerçekten öyle hissettim ya da kendimi o hissin doğru olduğuna da inandırmaya çalıştım herhalde. sonuçta her şey geçiyor. her şey bitiyor. onu özlemem de bitiyor sonra onu özlemeyi bitirmem bitiyor. yeniden başa dönüyoruz. zaten hayat bir kısır döngüden ibaret değil mi? birini seversin bir gün biter sonra nefret edersin o da biter sonra yeniden sevmeye başlarsın. sonra aynı şeyler başka bir insan için yaşanır.
-Yaşamak bazen ne sıkıcı değil mi?
-bazen değil her zaman sıkıcı ve bir şeyler hissettiğin sürece de çok sancılı. sanırım artık yalanları da bırakmam lazım, böyleyse böyledir. kendimle bu kadar fazla mücadele içinde olmaktan yoruldum. istediğim şeye hiçbir zaman sahip olamayacak olmamın bir önemi yok. ne istediğimi biliyorum ve bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği fikrine alışmam lazım hepsi bu.

1 Nisan 2011 Cuma

Bütün

-bir insanı bütün olarak hatırlayabilmek ne zor değil mi?
-Ne demek bu?
-yani fiziksel olarak diyorum. bir insanı gözümün önüne getirmeye çalıştığımda tüm parçaları bir arada olamıyor hiç. hacmi, kütlesi, ayrıntıları hep eksik kalıyor.
-Öyle galiba. ben de hiç hatırlamıyorum gözümü kapatınca yüzünü tam olarak seçebildiğim birini.
-sonra bir de karşılaşınca tam görememek diye bir şey var. söyleyince çok saçma geldiğinin farkındayım ama sanki o insan senin gözünün görebileceği çerçeveye sığamazmış gibi. bütününe asla ulaşamaz, erişemezsin gibi. ne garip.
-Herhalde hayalinde çok büyüttüğün insanlar için söz konusudur bu durum. tamamını görsen de hepsi bu olamaz diye düşünmenin sonucudur. çünkü neticede ne kadar insan sığamaz ki gözünün gördüğü çerçeveye. belki aşırı uzun boylu insanlar. ama hepsi o kadar.
-evet belki de haklısın.

31 Mart 2011 Perşembe

Şarkı

-Sabahları uyanınca bazı şarkıları açıp dinliyorum, onunla ilgili oluyor birkaçı. Yani onu anlatmıyor ama sanki o şarkılarda ona ait bir şeyler var.
-neden kendine işkence ediyorsun ki.
-Bilmem ki. Hem neden işkence olmak zorunda, belki o şarkıları dinleyip sonunda içimi soğutacak ve onu unutacağım.
-bu söylediğine ben bile inanmadım.
-İstersen inan istersen inanma. Ben içimden geldiği gibi davranıyorum sadece. Ve onlar da sadece şarkı.
-şarkılar hiçbir zaman sadece birer şarkı değildir. bunu benden daha iyi bilirsin sen ya hadi neyse.

22 Mart 2011 Salı

Çarpma

Bir insanı değil de onun yanında yürümeyi özlemek çok garipmiş. bana kitaplarda okuduğum şeyleri hatırlatıyor bu duygu. bir insandan öte o insana ait ufak tefek gariplikler ona özgü hareketler ve onun yanında sizin içinde bulunduğunuz ruh haliymiş özlenmeye değer olan. ya da belki biraz o otururken saçlarını arkadan izlemekmiş güzel olan. bence bir insan en çok arkadan bakıldığında masum görünür. gözlerini, mimiklerini yüzünün aldığı şekli, saçının alnına değişini görmeyince anlarsınız masumiyeti ama en çok da gözleriyle size bir şeyler anlatmaya çalışmadığında masumdur. sadece ensesine değen bukleler ve omuzları öylesine dururken, dünya üzerindeki en masum yaratık işte odur. bu adam nasıl size zarar vermiş olabilir, onun varlığı nasıl olur da canınızı acıtabilir anlamak mümkün olmaz. o sadece birazcık saçtan birazcık omuzdan oluşmuş ara sıra kafasını sallayan bir şeydir. bazen ellerini saçlarına götürür mesela. sonra bir anda dönüp bana bakar ve tüm büyü anında bozulur. ne olur ki dönmese arkasına. ve yürürken sadece önüne baksa. benim yanında olduğumu bilip, önüne baksa. eskiden olduğu gibi o yürürken ben ona doğru çekilsem. düz yürüme yeteneğimi kaybetsem. bazı insanlar vardır işte onlarla yürürken düz bir çizgide ilerleyemezsiniz, onun bulunduğu yere doğru çekilirsiniz sağa ya da sola. o, önden yürüyorsa hızlanır adımlarınız. ona çarpmak zorundasınızdır sanki. çarpmak istersiniz.

"your love will be safe with me."

10 Aralık 2010 Cuma

Beklenti

-bir insanla ilgili planlar yapıp onun benim yaptığım planlara göre davranacağını hayal etmekten bıktım artık.
-Neden?
-çünkü hiçbir zaman ama hiçbir zaman böyle bir şey olmuyor. ben kafamda mutlu mutlu şeyler kurarken diğer kişi dünyanın en düz insanı olabiliyor.
-O zaman başka insanlarla ilgili beklentilerini azalt, yapacak başka bir şey de yok gibi.
-sanırım öyle ama bir kez olsun ben daha hayalini kurarken -gerçek olmasını bir yana bıraktım- hayalin bile içine etmeyecek bir insan istiyorum. ben sadece onu umursayıp severken onun da biraz olsun... aman ne bileyim.
-Mutsuz musun?
-şu an inanılmaz derecede mutsuzum çünkü umursanmıyorum. Sevilmemekten bile kötü bu.

8 Ağustos 2010 Pazar

İstemek

-Niyetim onu üzmek değildi ki.
-bazen niyetinin ne olduğuyla kimse ilgilenmez, davranışların önemlidir sadece.
-Evet belki öyledir ama ben bilerek de davranmadım, hem ne yaparsam yapayım bir insanı üzmek istemem. istediğimi zannederim ama sonra istemediğimi anlarım.
-Neden böyle diyorsun, bazen bazı insanların acı çekmesini istediğini ben biliyorum hatta eminim.
-işte senin emin olduğun benim zannettiğim şey. Başkasının mutsuzluğu ancak on saniye senin mutluluğun olabilir sonra kendi mutsuzluğuna bir parça daha olarak eklenir, sürekli büyürsün suçluluktan.
-Belki onu üzen sen değilsindir.
-belki değilimdir, neden ben olduğumu düşündüm onu da bilmiyorum. belki sadece ona ait bir şeyin benimle ilgili olmasını deli gibi istedğimdendir.
-Ya da sadece kendini çok önemli gören bir sürü insandan birisin. Her şeyin nedeninin kendiyle ilgili olduğunu zanneden zavallı insanlardansın.
-olabilir.